DENIZEN" VE "NETIZEN" KAVRAMLARININ BOURDIEU'NUN HABİTUS'U VE DOLAŞIMI BAĞLAMINDA NETNOGRAFİK BİR YAKLAŞIMLA İNCELENMESİ


Macit E.

TÜBİTAK Projesi, 2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı, 2025 - 2026

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı
  • Başlama Tarihi: Temmuz 2025
  • Bitiş Tarihi: Temmuz 2026

Proje Özeti

Bu çalışma, teknolojik gelişmelerin, özellikle çevrimiçi forumlar, üretici yapay zeka modellemeleri ve makine çevirisi kullanımının, çevirmenlerin mesleki habitus’una olan etkilerini incelemektedir. Bourdieu’nun sosyolojik yaklaşımını temel alarak, çevirmenlerin dijital platformlar üzerinden kazandıkları beceri ve davranışların çeviri süreçlerine nasıl yansıdığı analiz edilmesi hedeflenmiştir. Araştırma, dijitalleşmenin çevirmenlik mesleğine kattığı yenilikleri değerlendirirken, çevirmenlerin dijital ağlardaki etkileşimlerinin mesleki pratiklerini nasıl dönüştürdüğüne dair yeni bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, denizen (geleneksel) ve netizen (yenilikçi) kimliklerinin çevirmenler arasında nasıl farklılık yarattığı irdelenmesi ve dijital platformlarda aktif olan çevirmenlerin yenilikçi bir habitus geliştirip geliştirmedikleri izlenecektir. Ayrıca, çevirmen adaylarının internet tabanlı forumlar ve yapay zeka destekli araçları kullanım sıklığına netnografi yöntemiyle, bu kullanımın mesleki habitus üzerindeki etkileri incelenmesi amaçlanmaktadır. Dijitalleşmenin çevirmenlik mesleğine katkıları ve mesleki kimliklerin yeniden tanımlanma süreçleri ele alınacaktır. Araştırma, çeviribilim literatürüne, dijital platformlardaki etkileşimlerin çeviri süreçlerini nasıl dönüştürdüğüne dair teorik ve metodolojik bir katkı sağlamayı hedeflemektedir. Ayrıca, çeviri teknolojileri ve sosyal ağların mesleki pratiklere nasıl entegre edilebileceğine ilişkin somut öneriler sunacaktır. Elde edilen bulgular, çeviribilim ve sosyoloji alanları için çevirmenlerin meslek içindeki konumlanmalarını anlamaya yönelik yeni bir kavramsal çerçeve geliştirmeye olanak tanımaktadır.