ICSSCA XIII (International Congress On Social Sciences, China To Adriatic-XIV), Kayseri, Türkiye, 10 Haziran 2022, ss.328-329
1950’li yılların başında Alan Turing ile başlayan insana özgü düşünme ve bilinç yetilerinin makinelere atfedilebileceği düşüncesinin tartışmaya açılmasından çok daha önce, bilim kurgu filmlerinde akıllı makinelere ilişkin ilk temsiller ortaya konulmuştur. Sessiz sinema döneminde çekilen The Golem (Paul Wegener, Henrik Galeen 1915), Homunculus (Otto Rippert, 1916), Metropolis (Fritz Lang, 1927) The Wizard of Oz (Victor Fleming, 1939) filmlerinde görüldüğü gibi çeşitli yaratımlar, makineler ve robotlar üzerinden erken dönem sinema filmlerinde “Yapay Zekâ” (Artificial Intelligence) kavramını çağrıştıran filmler karşımıza çıkmaktadır. İnsan ve yapay zekâ etkileşimi bağlamında söz konusu bu temsiller günümüze kadar da devam etmiştir. Bu noktada karşımıza şu soru çıkmaktadır: “Yapay zeka temsiline sahip sinema filmlerinde, “insan ve yapay zeka” etkileşimi bağlamında geleceğin toplumuna sinemasal bir bakış nasıldır?” Literatüre baktığımızda, bilim kurgu filmlerinde insan ve yapay zekâ etkileşimi tekno-ütopik veya teknofobik olarak iki temel ayrışma üzerinden irdelenmeye çalışıldığı görülmektedir. “İnsanlığa hizmet” ve “insanın varoluşuna tehdit” olarak özetleyebileceğimiz bu iki ayrışma, bize farklı bakış açı ve perspektiflerden geleceğe ilişkin yeni öngörüler de sunmaktadır. Bu bağlamda bilim kurgu filmlerinde ele alınan yapay zekâ temsilleri üzerinden “insan ve yapay zeka” ilişkisinin geleceğini incelemek önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada Isaac Asimov’un ünlü Üç Robotik Yasası’nın temalaştırılmasından hareketle, örneklem olarak seçilen “Finch” (2021, Miguel Sapochnik) filmindeki yapay zekâ temsilleri, söz konusu yasalara göre betimsel yöntemle incelenmiştir. Çalışma, distopik bir gelecek tasarısı sunan “Finch” filminde son derece zeki makineler üzerinden gelecekte olması muhtemel insan ve yapay zekâ etkileşiminin nasıl ele alındığını tespit etmeyi amaçlamıştır. Çalışmada filmdeki akıllı robot temsillerinin Isaac Asimov’un üç robot yasasına uygun olarak inşa edildiği ortaya konulmuş ve bu temsillerin, insanların yardımcısı, dostu ve varoluşsal geleceğini kurtaracak bir teknoloji olarak yansıtıldığı anlaşılmıştır. Buradan hareketle de film, yapay zekânın gelecekte insanlığın güvenliği ve iyiliği için önemli bir teknoloji olduğunu sunmaya çalışmış; insanlık ve diğer canlılar için bir cankurtaran görevi görebilecek potansiyel güce sahip teknoloji olduğu fikri inşa edilmiştir. Filmde, insanların ve akıllı robotların ortak bir gelecek içinde yaşayabileceği öngörülmüştür. Ayrıca filmde insan ve yapay zekâ ilişkisine ek olarak yapay zekanın diğer canlı türleriyle (Yapay Zeka-Hayvan) olan etkileşimi Asimov’un yasaları dışında yeni bir yasayla da yasalaştırılmıştır.