5. ULUSLARARASI SOSYAL BEŞERİ VE EĞİTİMİ BİLİMLERİ KONGRESİ, İstanbul, Türkiye, 19 - 20 Aralık 2019, ss.406-421
Bir resimde, temel sanat elemanlarından renkten sonra ‘yüzey’ özellikleri ilk olarak önem kazanır. Bu
durum, yüzeyin doku etkileriyle ilgilidir. Çünkü; yüzeyin düzgün, pürüzlü, kaba ya da yumuşak oluşu resim
analizinde önemli bir görsel bilgi sağlar. Resim sanatında yüzey arayışları, sanatçı için konu kadar önemli
ve anlamlı olmuştur. Tarihsel süreç içerisinde resim, ister malzeme ister yüzey bağlamında olsun, yaşamdaki
gelişmeler ve görselliğin gelişimine paralel olarak, bir takım evrelerden geçmiştir. İlk olarak, mağara duvarlarının yüzeyine, bitki köklerinden ya da topraktan elde edilen doğal boyalarla yapılan resim; sonraları ahşap,
kâğıt, kumaş, cam, deri gibi ve günümüzde ise her türlü nesnenin yüzeyinin resim alanı olarak ve üretilen
çeşitli kimyasal boyaların kullanılabileceği konuma gelmiştir. Çalışma kapsamında ele alınan süreçte resim;
yapıldıkları çağlarda dini amaçlı bizim resim diye adlandırdığımız ilk mağara çizimlerinden, farklı inançlar,
günlük yaşam konuları, sosyal statüler, çeşitli duyguların ifadeleri, devrimler, savaşlar vs. konuların ifadeleri
için bir zemin olmuştur. Dolayısıyla, sürecin resimlerinin yüzey uygulamalarını; sadece kültürel ve sanatsal
değil dini, felsefî, sosyal, siyasal, ekonomik dinamik yapıdaki etkinlikler ile birlikte değerlendirmek gereklidir.
Tüm bunların ifadesinde; minyatür, mozaik, ikonalar, enkaustik, detramp, tempera ve fresk gibi tekniklerden
tuval resmine geçiş süreci sanat tarihi içerisinde ilgi çekicidir. Bu tekniklerle ortaya konan resimler; yapıldığı
döneme olduğu kadar, sanatçının konumuna ve izleyiciye dair tarihi bir belge niteliğindedirler.