Theoretical explanations on regional integration in the Third World have been relatively sparse in International Relations literature. Against this background, the origins and expansion of the Gulf Cooperation Council (GCC) to date, despite the attention it received from rationalist and critical theories alike, are still underexplored. This article is case study with the purpose of unfolding whether the GCC evolves on the path through fullfledged “security community” in the constructivist sense. It specifically focuses on the question whether the Gulf security community transformed into more integrated entity within the context of the Arab uprisings beginning in late 2010. Similar to what happened in the wake of the First and the Second Gulf wars, the so-called “Arab Spring” did not lead to deepening of GCC integration. Apart from brief and inconsequential upturn in-group cohesion, the process in fact led to further divisions within, if not disintegration of the GCC.
Uluslararası İlişkiler literatüründe Üçüncü Dünya'daki bölgesel entegrasyona yönelik teorik açıklamalar görece nadirdir. Bu bağlamda, Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) kökenleri ve gelişimi, rasyonalist ve eleştirel teorilerden ilgi toplamayı başarmışsa da, hala az çalışılmış konulardır. Bu makale, İnşacılık teorisi çerçevesinde KİK'in tam teşekküllü bir "güvenlik topluluğu"na dönüşüp dönüşmediğini ortaya koymayı amaçlayan bir vaka analizidir. Çalışma özellikle 2010 yılı sonunda başlayan Arap isyanları çerçevesinde Körfez güvenlik topluluğunun gevşek bir topluluktan daha sıkı bir birliğe evrilip evrilmediğini sorgulamaktadır. Bulgular, Birinci ve İkinci Körfez savaşlarında olduğu gibi, "Arap Baharı" olarak adlandırılan isyanların da Körfez bölgesi entegrasyonunda derinleşmeye yol açmadığını ortaya koymaktadır. Süreç, grup dayanışmasında yarattığı kısa süreli bir sıçramanın ardından KİK'in dağılmasına yol açmasa da, üyeler arasındaki mevcut açmazlara yenilerini eklemiştir