Medeniyet Araştırmaları Dergisi, cilt.9, sa.1, ss.90-93, 2024 (Hakemli Dergi)
Günümüzde insanlar tarih sahnesinde hiç olmadıkları kadar birleşik ve ötekiyle bir aradalık içerisinde yaşamaktadır. Bu durum da toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerinde çeşitlilik sağlamaktadır. Küreselleşmenin yakından beslediği bu örüntünün gruplar ve toplumlar arasındaki benzerlikleri, farklılıkları, içsel ve dışsal ögeleri de kapsayacak bir zeminde, bir ortak paylaşım alanı tahsis ettiği düşünülür (Duman, 2009: 94). Farklılıkların kabul görmesini sağlayan anlayış ise farklı etnik figürlerin birlikteliğini içeren bir toplum tasarımı sunan çokkültürlülük söylemleriyle kendini bulmaktadır (Şan, 2005: 68). Fakat daha sonra ötekilik olgusunun Batı’nın ana figür olarak kabul edilmesiyle şekillenmesine evrilen yolda kültürün eşitlenmesi de yine Batılılaşma anlamında bir anlayışa hizmet etmeye başlamıştır. Çokkültürlü yaşam hayalinin ise aslında “öteki” ve “biz” ayrımını güçlendirdiği tartışılmaya başlanmıştır (Tekinalp, 2005: 78). Prof. Dr. Aliye Çınar tarafından kaleme alınan “Çokkültürlülük Efsanesi” eseriyle de çokkültürlü söylem üzerine kapsamlı bir değerlendirme sunulmaktadır. Bu anlamda önemli paradigmaların sunulduğu ilgili kitaba yönelik bir inceleme yapılmasının anlamlı katkılar sunacağı düşünülmektedir.