TÜRKİYE’NİN KAFKASYA’DAKİ ENERJİ İŞBİRLİKLERİ BAĞLAMINDA I. KARABAĞ SAVAŞI’NDAN II. KARABAĞ SAVAŞINA DEĞİŞEN POLİTİK TUTUMU


Halilzade V., DEMİRER H. A.

Akademik Hassasiyetler, cilt.9, sa.20, ss.377-409, 2022 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 9 Sayı: 20
  • Basım Tarihi: 2022
  • Dergi Adı: Akademik Hassasiyetler
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.377-409
  • İstanbul Gelişim Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu makalede jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik açıdan büyük bir önem arz eden Güney Kafkasya bölgesine yönelik 1990’lardan 2020’lere kadar Türkiye’nin değişen politikalarının izini sürülerek, Türkiye’nin Kafkasya’daki enerji işbirlikleri ile Dağlık Karabağ Sorunu’na yönelik tutumu arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu makalede, I. ve II. Karabağ Savaşları arasında geçen sürede Türkiye’nin Karabağ Sorununa yönelik tutumunu etkileyen, 1) Türkiye’nin yeni enerji alternatifleri arayışı bağlamında, özellikle Azerbaycan ile artan enerji işbirliği; 2) yakın sınırında bulunan ülkelerde oluşabilecek tehdit unsurlarını ortadan kaldırmak; 3) Çin ve Orta Asya’ya kadar ulaşım imkânına sahip Güney Kafkasya coğrafyasında nüfuzunu artırma isteği olmak üzere, başlıca üç faktör olduğu iddia edilecektir ve bunlardan ilkine odaklanılacaktır. Zira makalenin temel argümanı, Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrası dönemde Azerbaycan ve özellikle de Dağlık Karabağ Sorunu’na fazla müdahil olmaması ya da olamamasına karşılık, II. Karabağ Savaşına aktif bir şekilde müdahale etmesinin liberal karşılıklı bağımlılık yaklaşımı çerçevesinde değerlendirilebilecek olan büyük ölçüde Türkiye’nin bölgedeki enerji işbirliklerinin (BTC, BTE, TANAP, TAP) sürdürülmesi ve enerji güvenliğinin sağlanması ile ilişkili olduğudur. Türkiye’nin kendi enerji arz güvenliğini sağlayabilmesi için ise Hazar Havzası ve enerji kaynaklarıyla zengin olan Orta Asya Türk devletlerine çıkışını sağlayacak Güney Kafkasya’da belli bir oranda siyasi mevcudiyet göstermesi gerekmektedir. Makalede Türkiye’nin özellikle de Azerbaycan’dan doğal gaz ithalatının en yüksek orana ulaştığı 2020 yılında patlak veren II. Karabağ Savaşı’na müdahale ederek Karabağ Sorunu’nun çözüme kavuşturulmasında daha istekli hale geldiği iddia edilmiştir.
This study aims to examine the relationship between Turkiye's energy cooperation in the Caucasus and its attitude towards the Nagorno-Karabakh conflict by tracing Turkiye's changing policies from the 1990s to the 2020s towards the South Caucasus region, which is of great geopolitical, geostrategic and geoeconomic importance. In this study, it is argued that there are three main factors influencing Turkiye's attitude towards the Karabakh Problem during the period between I. and II. the Karabakh Wars: 1) Turkiye’s increasing energy cooperation, especially with Azerbaijan, in the context of its search for new energy alternatives; 2) eliminating the threat elements that may occur in the countries near its border; 3) the desire to increase its influence in the South Caucasus geography, which has the means of transportation to China and Central Asia. The first of these factors is the focus of this study. The main argument of the article is that while Turkiye did not or could not get involved much in Azerbaijan and especially in the Nagorno-Karabakh conflict in the post-Cold War period, its active intervention in the II. Karabakh War largely related to maintaining its energy cooperation in the region (BTC, BTE, TANAP, TAP) and ensuring energy security which can be evaluated within the framework of the liberal interdependence approach. In order for Turkiye to provide its own energy supply security, it needs to show a certain political presence in the South Caucasus, which will enable it to exit in the Caspian Basin and the Central Asian Turkish states, which are rich in energy resources. In the study, it is also claimed that by intervening in the II. Karabakh War, which broke out in 2020 when Turkiye's natural gas imports from Azerbaijan reached the highest rate, Turkiye became more willing to resolve the Karabakh Problem.