in: Research And Evaluations In Engineering, Selahattin Bayrak,Vedat Çavuş, Editor, Gece Kitaplığı, Ankara, pp.21-59, 2022
Mimarlık ve iklim, birbirinden tamamen farklı iki ayrı çalışma alanı
olarak görülebiliyor olmasına rağmen aslında, insan eylemlerine karşılık
olarak doğanın geri bildirimine dayanan bir döngü içerisinde, daima birbiri ile ilişkili olmuştur. Mimarlığın temel amaçlarından biri, içinde yaşadığımız fiziksel, sosyal ve iklimsel çevreyi şekillendirerek bir barınak
sağlamaktır. İklim ise geçmişten bu yana yapılı çevrenin oluşumu ve gelişimini yönlendiren ana unsurlardan biri olmuştur. Böylece, yapılı çevre
iklim üzerinde değişiklikler meydana getirerek bölgeye özgü mikroklimayı oluştururken, iklim de yapılı çevrenin tasarımında etkili olmaktadır.
Geleneksel mimari de iklimsel zorunlulukların etkisi altında, deneme-yanılma yöntemi ile uzun bir süreç içerisinde gelişmiş ve yapılı çevrede,
farklı yerlere özgü mimari çeşitliliğin oluşumunda önemli bir rol almıştır.
Ancak modern zamanlarda, gelişen teknoloji ve ucuz yakıt, mimarlara iklimsel verileri göz ardı etme seçeneği sunduğu için iklim ve yapılı çevre
arasındaki etki döngüsü gizlenmiştir (Pearlmutter, 2007). Ancak, küresel
iklim değişikliği etkilerinin dünya çapında görülmeye başlanması sebebi
ile iklim ve yapılı çevre arasındaki karşılıklı etkileşimin kurulması ve
iklimle uyumlu mimari tasarım konuları tekrar önem kazanmıştır.