Yönetim Araştırmaları / Mühendislik Uygulamaları Sempozyumu, Kocaeli, Türkiye, 13 - 15 Kasım 2025, ss.55-56, (Tam Metin Bildiri)
İş
kazaları, yalnızca çalışan sağlığı ve güvenliği açısından değil, aynı zamanda
işletmelerin stratejik yönetim süreçleri, üretim verimliliği, ekonomik
sürdürülebilirlik ve kurumsal itibar açısından da ciddi ve çok boyutlu riskler
oluşturmaktadır. İş kazalarının neden olduğu doğrudan etkiler arasında çalışan
kayıpları, üretim aksaklıkları, tazminat ve sigorta maliyetleri, iş gücü
devamsızlığı ve ek idari yükler yer almakta; dolaylı etkiler olarak ise
işletmelerin marka değeri üzerinde olumsuz yansımalar, çalışan motivasyonunun
düşmesi, iş süreçlerinde verimlilik kayıpları ve uzun vadede rekabet
avantajının zayıflaması gözlemlenebilmektedir. Bu nedenle iş kazalarının
yönetimi, yalnızca teknik ve saha önlemleriyle sınırlı kalmamalı, stratejik
yönetim ve politika düzeyinde bütüncül, veri odaklı ve önleyici bir yaklaşım
çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu çalışma, Türkiye’deki iş kazalarının sektörel
ve zamansal dağılımlarını büyük veri analitiği yöntemleri kullanarak incelemeyi
ve elde edilen bulguları yönetimsel ve politika düzeyinde uygulanabilir
stratejilere dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Araştırmada, Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) istatistikleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı raporları ve ilgili
mevzuat dokümanları temel veri kaynakları olarak kullanılmıştır. İş kazalarının
öngörülmesi amacıyla zaman serisi analizi ve makine öğrenmesi algoritmaları
(Random Forest ve LSTM) uygulanmış, bu sayede geçmiş verilerden hareketle
gelecekteki riskli dönemler yüksek doğrulukla tahmin edilebilmiştir. Çalışmanın
temel odak noktası, iş kazalarının yalnızca reaktif ve olaya dayalı önlemlerle
yönetilmesi yerine, veri temelli proaktif bir yaklaşım ile önlenmesine katkı
sağlamaktır. Analizler, özellikle inşaat ve madencilik sektörlerinde mevsimsel
yoğunlaşmaların bulunduğunu ortaya koymuş ve bu bulgular, yöneticilerin sektöre
özgü, dönemsellik dikkate alınmış ve önleyici stratejiler geliştirmesine olanak
tanımaktadır. Öngörü modellerinin yüksek doğruluğu, işverenlerin ve
yöneticilerin vardiya planlaması, iş yükü dağılımı, eğitim programları, saha
denetimleri ve kişisel koruyucu donanım uygulamaları gibi önleyici tedbirleri
riskin artacağı dönemlerde zamanında uygulayabilmesini sağlamaktadır. Bu
yönüyle, çalışma, iş kazalarının yönetimsel boyutunu güçlendiren ve erken uyarı
sistemi işlevi gören bir model sunmaktadır. Araştırma, ulusal düzeyde iş
sağlığı ve güvenliği politikalarının veri odaklı ve bilimsel temelli bir
şekilde geliştirilmesine de katkıda bulunmaktadır. Büyük veri tabanlı karar
destek sistemlerinin entegrasyonu, Türkiye’nin İSG alanında proaktif,
sürdürülebilir ve uluslararası standartlarla uyumlu bir yönetişim modeline
geçişine zemin hazırlamaktadır. Bu bağlamda çalışma, mühendislik tabanlı teknik
analizleri yönetimsel stratejiler, risk önceliklendirmesi ve politika önerileri
ile entegre ederek, iş güvenliği kültürünün kurumsallaşmasına bilimsel bir
temel sunmaktadır. Sonuç olarak, bu araştırma, iş kazalarının erken tahmini ve
yönetimsel olarak önlenmesi için veri bilimi tabanlı bir model geliştirmekle
kalmamakta; aynı zamanda işletmelerin stratejik yönetim süreçlerine ve ulusal
politika geliştirme çalışmalarına doğrudan uygulanabilir bilimsel katkılar
sağlamaktadır. Bu yönüyle çalışma, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği alanında
geleneksel reaktif yaklaşımlardan veri temelli proaktif yönetim modeline geçiş
için önemli bir referans niteliği taşımakta ve hem akademik literatüre hem de
pratik uygulamalara kapsamlı katkılar sunmaktadır. Ayrıca çalışma, gelecekteki
araştırmalar için büyük veri analitiği ve yönetimsel karar destek sistemlerinin
iş kazaları bağlamında uygulanabilirliğine ilişkin bir model çerçevesi
oluşturarak, sürdürülebilir İSG stratejilerinin geliştirilmesine zemin
hazırlamaktadır.