3. ULUSLARARASI SOSYAL VE BEŞERİ BİLİMLERE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLAR KONGRESİ, İstanbul, Türkiye, 27 - 28 Ocak 2024, ss.260
Tüketim
toplumunun doğuşu, özellikle II. Dünya Savaşı sonrası yeni bir kuşağın yoğun
bir biçim de toplumsal sahnede yerini alması, bilimdeki ilerlemeler, bunların
düşünce ve sanat olayları üstündeki etkileri gibi son derece farklı nedenlerden
kaynaklanan çok sayıdaki etmenin baskısıyla, 1960'lı yılların sanat tarihi, güçlü
değişim hareketlerine sahne olmuştur. Bunun en temel sebepleri, Modernist
süreçte yaşanan başarısız
tecrübelerdir; iki büyük dünya savaşının yarattığı yıkımlar, nazizim,
soykırımlar, Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları, dünya çapında
yaşanan ekonomik krizler, temelinde kapitalizmin bulunduğu sömürgecilik
girişimleri, yaşam biçimlerinde gözle görülür standartlaşmalar ve sonucunda
insanlığın geleceğini tehdit edecek ekolojik sorunlar gibi. Bunlar,
Modernizm’in; hep tarihin daha iyi bir yere gittiği, sürekli ilerlemeyi
içerdiği, her şeyin çözülebileceği gibi inançların yitirilmesine neden olmuştur.
Tüm bu süreçlerden sonra sanatsal üretimlerde de dönüşüm başlamıştır. O güne
dek yerleşmiş olan ‘güzel ve estetik’
kurallara sırt çevrilmeye, alışılmış biçim değerlerine karşı konulmaya
ve 'fikrin’ ön plana çıkartılmasına
başlanmıştır. Dolayısıyla, 1960’lı yılların ortalarından itibaren düşünceyi,
maddesel olgulara üstün tutan, akılcı bir sanatsal anlayış gelişmeye başlamıştır.
Böyle olunca; sanat üretimleri de sadece tuval üzerine yapılan çalışmalarla
sınırlı kalmamış, aklımıza gelebilecek her şekilde ve her platformda ortaya
konmaya başlanmıştır. Çalışma; bu tür sanatsal üretimlerden, performansa ve
interaktifliğe dayalı olanları, yerel ve evrensel örneklerle bir seçki
niteliğinde ele alıp bu konuda farkındalık yaratmayı amaçlamıştır.