International Journal of Politics and Security, sa.1, ss.71-96, 2019 (Hakemli Dergi)
Dünya çapında giderek artan nüfus ve ekonomik refah sebebiyle enerji kaynaklarına bağımlılık oldukça yüksek seviyelere ulaşmıştır. 2040 yılında enerjiye olan talebin %37 oranında artacağı öngörülmektedir. Ancak dünyada keşfedilen enerji kaynakları, artan talebi karşılayamama riski ile karşı karşıyadır. 1,3 milyarlık dev nüfusu, 13.457 trilyon dolar’lık GSMH’sı ile dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Çin, bu durumdan en fazla etkilenen ülke konumundadır. Bu kapsamda Çin, ekonomik büyümesini sürdürebilmek, enerji ticaretinin sürekliliğini ve güvenliğini sağlayabilmek için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır. Alternatif enerji kaynaklarına yatırımlar yapmakta ve doğal kaynak yönünden keşfedilmemiş birçok rezerve sahip olan Afrika kıtası ile yakın ekonomik ilişkiler yürütmektedir. Son yirmi yılda Çin, Afrika’ya büyük miktarda doğrudan yatırım, teknik yardım, hibe, sıfır faizli kredi ve imtiyazlı krediler sağlamıştır. Kuşkusuz, kıtadaki Çin yatırımları Afrika ülkelerinin ekonomik büyümelerine büyük katkı sağlıyor olsa da bu yatırımlar karşılığında sağlanan imtiyazlar nedeniyle Afrika ülkeleri ekonomik açıdan gün geçtikçe Çin’e daha bağımlı hale gelmektedirler. Bu çalışma, Çin ve Afrika ekonomik ilişkilerinde yaşanan değişimi ve günümüzde ulaştığı seviyeyi açıklamayı ve Çin’in Nijerya, Angola, Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ticari ilişkileri üzerinden Afrika’daki ekonomi politiğinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Çin, Afrika, Enerji Kaynakları, Ticari İlişkiler, Ekonomi Politik.