V. Yıldız Sosyal Bilimler Kongresi , İstanbul, Turkey, 13 - 15 December 2018, vol.1, pp.877-885, (Full Text)
Osmanlı Devleti’nin
Batı’ya yüzünü dönmeye başladığı yıllarda, henüz Tanzimat Fermanı yeni
yayınlanmışken, halk ferdi hakları tartışmaya yeni başlamışken, kadına ilk defa
hakları üzerine konuşma fırsatı sunulurken Şemseddin Sami kadınlar üzerine
konuşulması gerektiğini ortaya koyan ilk Osmanlı aydınlarından birisi olmuştur.
Edebiyatımızda ve Türk dili alanında pek çok yeniliğin öncü ismi olan Şemseddin
Sami, kadını Osmanlı Medeniyeti’nin temel taşlarından birisi olarak görmektedir.
Kadının eğitilmesinin çok önemli olduğunu düşünür, kadın eğitilirse daha
bilinçli çocuklar yetiştirerek, geleceğe daha sağlam bireylerle
ilerlenebileceğine inanmaktadır. İyi bir eş veya iyi bir anne olabilmesi için
dahi kadının eğitilmesi gerektiği görüşündedir. Döneminde kadının aktif iş
hayatında yer alabilmesi ihtimaline inanılmamasına rağmen, Şemseddin Sami
kadının ev işleri ve anneliğin yanı sıra çalışıp, erkek gibi eve ve millete
katkıda bulunabileceğine inanmaktadır. Kadın üzerine ortaya konulan bu fikirler
sadece bizim coğrafyamız için değil, Batı coğrafyası için de yenidir. Kadının
erkekler gibi eğitilmesi, haklara sahip olması, bugüne baktığımızda seçme ve
seçilme hakkına sahip olması o dönemde muasır olarak görülen Batı medeniyetinde
dahi henüz bu şekilde ortaya konulmamıştır. Şemseddin Sami, eserinde Avrupalı
kadın ile İslamiyet’in emrettiği şekilde yaşayan kadını da mukayese ederek,
Batı’nın Müslüman kadınlara karşı olan önyargılarına cevap vermektedir. Batı’da
eş seçme özgürlüğü bulunmayan kadına, İslamiyet’in verdiği değeri anlatır. Bu
münasebetle bakıldığında sadece Osmanlı Medeniyeti açısından değil, dünya insan
hakları ve kadın-erkek eşitliği açısından da önem arz eden bu eser ışığında
Tanzimat aydının kadına tanıdığı haklar ve günümüzde bu hakların geldiği nokta irdelenmeye çalışılacaktır. Modern dünyanın
geldiği nokta çevresinde, kadın haklarında oluşan yeni ihlaller ve eksiklikler ortaya
konularak, medeniyetimizin kadın üzerine kat ettiği yollar takip edilmeye
çalışılacaktır. Edebiyatın önemli bir döneminde ortaya konmuş, bu risale üzerinden kadının yeri ele alınmaya çalışılacaktır. Makalenin ilk
bölümü Şemseddin Sami’nin “Kadınlar
Risalesi” ve Tanzimat Dönemi aydınlarının kadın algısı üzerine olacaktır.
Daha sonra Tanzimat Dönemi’nden günümüze kadının toplumda değişen rolü ve
problemleri üzerinde durulacak, dönemler üzerinden mukayeselerle günümüz
kadınlarının problemleri tespit edilmeye çalışılacaktır.