Cumhuriyetin 100. Yılında İletişim Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 21 - 22 Aralık 2023, ss.32-33
Özet
İnsanın anlam arayışının belli bir tarihte ya da coğrafyada başladığını iddia
etmek doğru bir yaklaşım sağlamayabilir. Zira tarihin sıfır noktası olarak
tanımlanan Göbeklitepe tarihin akışını; insana, kültüre, inanca, yerleşik
yaşama dair elde edilen bulguları pek çok açıdan değiştirmiştir. 12 bin yıl
öncesine tarihlenen kalıntılar, o zamana kadar yerleşik tarım toplumlarına
atfedilen inanç, kültür üretimi ve sembollerin avcı-toplayıcı topluluklarda
da bulunduğunu göstermiştir. Bu da bizi insanın bildiğimiz -ve muhtemelen
bilmediğimiz- tarihlerden bu yana anlamlı bir yaşantı sürmekle ilişkilendirilen
insana özgü faaliyetleri gerçekleştirdiği düşüncesine ulaştırmaktadır. Antik
inançlar, pagan kültleri, çoktanrılı ve tek tanrılı inançlar, şifacılık, büyücülük,
ezoterik inançlar –hatta felsefe ve pozitif bilimler- insanın bilinmezliğe duyduğu
ilgi ve merak kadar hayatın kontrolünü elinde tutma arzusuyla biçimlenmiştir.
Tarihsel süreç içinde kimi inançlar değişimler geçirmiş, kimileri arkasında izler
bırakarak yok olmuştur. Tüm bu inanç biçimleri çağımızın inançlarını, kültür
ve yaşam tarzlarını oluşturmuştur. 1980’lerden bu yana küreselleşme, kitle
iletişim araçlarının yaygınlaşması, internet teknolojilerindeki ilerleme spiritüel
inançların yeniden toplumsal yaşamın içinde yer bulmasına katkı sağlamıştır.
Yeni Çağ (New Age) üst başlığı altında toplanan yeni inanış biçimleri ve ritüeller
ortaya çıkmıştır. Pek çok dini inanıştan, kültürden ve kaynaklardan beslenerek
yeniden doğan ve “hibrit” olarak tanımlanabilecek bu eklektik inanışlar; şamanik
ritüeller, astroloji, zikir, rehber ruhlar, sayı sekansları, şifalı taşlar ve altar
hazırlama gibi pratiklerle zenginleştirilmektedir. Bilimsel gerçeklikten uzak ya
da zorlama bağlantılarla pozitif bilimlerle ilişkilendirilmeye çalışılan yeniçağ
akımları; çağımızda insanın içinde bulunduğu sosyal, kültürel, ekonomik,
politik çıkmazların yanı sıra bireyselleşmenin getirdiği içsel bunalımların bireyi
yeni arayışlara itmesinin sonucunda her geçen gün güçlenmektedir. Günümüzde
bireylerin önemli bir çoğunluğu; tüketim kültürü, reklamcılık ve medya
araçlarıyla aşırı mesaja maruz kalırken bir yandan bireyselleşmeyle toplumdan
gittikçe izole olarak çeşitli psikolojik sorunlarla baş etmek zorundadır. Sosyal
medya aracılığıyla yeniçağ inanç biçimlerine ilişkin içerik üreten ve kendilerini
“spiritüel koç”, “reiki eğitmeni”, “astrolog”, “nümeroloji danışmanı” şeklinde
tanıtan ve “influencer” denebilecek pek çok hesap vardır. Bazı kullanıcıların
“ruhani lider” gibi davranmaya başladıkları; iş yaşamından evliliğe, tüketim
alışkanlıklarından aile ilişkilerine kadar takipçilerini yönlendirdikleri dikkat
çekmektedir. Bu çalışma, yeniçağ inançlarının yayılması, insanlar tarafından benimsenmesi ve yeniçağ ideolojisini desteklemede araç olarak sosyal medyanın
rolünü ve işlevini araştırmayı amaçlamaktadır. Sosyal medya kullanıcılarının
manevi aydınlanma ve mutluluk arayışının yeniçağ öğretilerini benimsemede
gerçekten etkili bir faktör olup olmadığı, dijital çağda maneviyat ve sosyal medya
arasındaki kesişimin daha derin anlaşılmasına katkıda bulunacaktır. Toplumda
hızla yükselen bir trend haline gelen yeniçağ akımların kendi benliğini yaratma,
metafizik güçlerden destek alma, bilinçaltı dönüşümü, travma iyileştirme,
maddi manevi kazanç vaat ederek insanları tarikatvari yapılanmalara çekmesi
ve taraftar bulması sosyal bilimler açısından araştırılmaya ve incelenmeye
değer bir konudur. Çalışmada, ayrıca sosyal medyanın bilimsel gerçeklikten
kopuk yeniçağ öğretilerinin yayılmasına katkıda bulunarak toplumsal sorun
yaratma potansiyeli tartışılacaktır. Bu amaçla Instagram’da 856 bin takipçisi,
YouTube kanalında 369 bin abonesi bulunan Yoga Eğitmeni Çetin Çetintaş’ın
paylaşımları ve kendi öğretisiyle ilişkili argümanları içerik analizi yöntemi
kullanılarak çağdaş liderlik yaklaşımlarından “ruhani liderlik” yaklaşımıyla
analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Yeniçağ, sosyal medya, ruhani liderlik