Şiddetin Sineması, Aziz Tamer Güler, Editör, Akademisyen Kitabevi, Ankara, ss.1-24, 2023
Şiddet, yaşamın her alanında varlığını gösteren ve psikoloji, sosyoloji, hukuk, siyaset gibi birçok farklı disiplinin ortak noktasında yer alan bir kavramdır. Şiddeti ele almak ve incelemek birçok açıdan risk barındırmaktadır. Özellikle sinema alanında, şiddetin görüntülerle aktarılması ve görüntüler aracılığıyla bir şiddet söylemi oluşturulması, şiddetin yeniden üretimine katkı sağlama riskini beraberinde getirmektedir. Söz konusu riskle beraber, şiddetin anlatıda ne oranda ve ne şekilde yer alacağına dair tartışmalar doğmaktadır ve bu tartışmalar aslında sinemanın en temelindeki gerçeklik tartışmalarını gün yüzüne çıkarmaktadır. Şiddet, hayatın bir gerçeği ise ve sinema gerçekliği yansıtan bir sanat dalıysa, şiddet günlük hayatta olduğu gibi ve olduğu kadar anlatıda yer almalı mıdır? Şiddeti yok saymak ve göstermemek bir tür bastırma, sansür sayılabilir mi ve bastırılan her şeyin geri dönüşü gibi şiddet de kendini her geçen gün daha çok var eder mi? Tam tersi bir bakışla, şiddeti olanca gerçekliğiyle anlatıya taşımak, şiddeti olağanlaştırır mı? Şiddet olgusu, sinema alanında oldukça ince bir çizgi üzerinde durmaktadır. Tıpkı intihar olgusunda olduğu gibi – ki intihar da bir şiddettir – anlatıda şiddetin yer alma şekli ve oranı oldukça önem taşımaktadır. Sinemada şiddetin yansımalarını ve ne tür çıktılar doğurduğunu yorumlayabilmek için şiddetin kavramsal gücü ile görüntünün anlatım gücünü iyice kavramak gerekmektedir.