5. ULUSLARARASI MULTİ-DİSİPLİNER ÇOCUK ÇALIŞMALARI, Ankara, Türkiye, 6 - 07 Aralık 2023, ss.24-25
“Risk altındaki çocuk” kavramını en genel anlamıyla, gelişim dönemleriyle uyumlu olmayan risk ve
tehlikelere maruz kalma durumu olan ve korunma gereksinimi duyan çocuklar olarak tanımlamak
mümkündür. Çocuğun korunma, bakım alma ve yetiştirilme sorumluluklarının anne ve babanın
yükümlülüğünde olduğuna yönelik olan geleneksel paradigma, sosyal devlet ilkesinin yaygınlık kazanmasıyla
birlikte devletin de çocukların iyilik halinin sağlanması noktasında pay sahibi olduğu anlayışa evrilmiştir.
Devletlerin özellikle risk altındaki çocuklara yönelik koruyucu ve kapsayıcı modellerini uygulamada en
önemli enstrümanları sosyal hizmetlerdir. Sosyal sistemlerdeki aksaklıkların giderilmemesi, önleyici ve
koruyucu müdahalelerin yetersiz düzeyde aktarılması, koruma sistemi için gerekli olan yetkin meslek elemanı
ve kapsamlı kaynakların sağlanmaması gibi durumlar sosyal hizmet faaliyetlerini işlevsiz hale getirerek
çocukları tehdit ve riske açık konuma getirmektedir. Bu tehdit ve riskler çocuğun biyopsikososyal bütünlüğü
ve gelişimine ciddi zararlar vererek sağlıklı bir birey olarak yetişmesinin önüne geçebilmekte ve hatta çocuk
ölümlerine yol açabilmektedir. Çocuk koruma alanında sosyal hizmetin yeri ve işlevselliğinin önemine ve
sistemde yaşanan sorunların nelere yol açabileceğine ilişkin en çarpıcı örneklerden birisi olarak Gabriel
Fernandez vakası sunulabilir. Gabriel Fernandez, ABD’de dünyaya gelen annesi ve annesinin sevgilisinin
sistematik istismarına maruz kalarak 8 yaşında istismar ve eziyetten hayatını kaybetmiş bir erkek çocuğudur.
Tüm bu istismar gerçekleşiyorken Gabriel Fernandez vakası sosyal hizmet uzmanları tarafından izlenmekte
ve raporlanmaktadır. Gabriel’in annesi ile yüzeysel görüşmeler yapılıp Gabriel’in kendisinin izlenmemesi, bu
sebeple koruyucu sisteme dahil edilmemesi, çözüm odaklı stratejilerin uygulanmaması Gabriel’in ölümüne
sebebiyet vermiştir. Sosyal hizmet uzmanlarının yetersiz müdahalesi, Gabriel Fernandez’in istismarının
sistemdeki kör noktalarda kalarak gözden kaçması devlet tarafından uygulanan çocuk koruma politikalarına
karşı eleştiriler doğurmuştur. Bu vaka göstermektedir ki, öncelikle çocuktaki bulgulara dikkat edilmesi ve
çocuğun yararını gözeten koruyucu tedbirlerin işlevselleştirilmesi devletin ve sosyal hizmetin en temel
önceliği olmalıdır. Bu çalışmayla örnek vakanın ve vakayı konu edinen belgeselin nitel içerik analizi
metoduyla ele alınarak analiz edilmesi, sosyal hizmet ve sosyal devlet işbirliğindeki önemli noktaların ortaya
çıkarılması amaçlanmaktadır.
The concept of the "child at risk" can be broadly defined as the situation in which children are exposed to risks
and dangers that are not in line with their developmental stages, requiring the need for protection. The
traditional paradigm, which asserts that the responsibilities of protecting, caring for, and raising a child lie
within the obligations of the parents, has evolved in conjunction with the widespread acceptance of the social
state principle. With this evolution, there is an understanding that the state also plays a role in ensuring the
well-being of children. Particularly in the implementation of protective and inclusive models for at-risk
children, social services are crucial instruments for states. Failures in social systems, inadequate transfer of
preventive and protective interventions, and the lack of competent professionals and comprehensive resources
for the protection system can render social service activities dysfunctional, thereby exposing children to threats
and risks. These threats and risks can seriously harm the child's biopsychosocial integrity and development,
hindering their growth into a healthy individual and even leading to child deaths. One of the most striking
examples highlighting the importance and functionality of social work in child protection, as well as the
24
5th INTERNATIONAL MULTI-DISCIPLINARY CHILDREN'S STUDIES CONGRESS
December 6-7, 2023-Ankara
potential consequences of problems within the system, is the case of Gabriel Fernandez. Gabriel Fernandez,
an 8-year-old boy born in the United States, lost his life due to systematic abuse and torture inflicted by his
mother and her boyfriend. Throughout this abuse, social service professionals were monitoring and reporting
the case. However, the lack of thorough monitoring of Gabriel himself, failure to include him in the protective
system, and the absence of solution-focused strategies contributed to his tragic death. The inadequate
intervention by social workers in the Gabriel Fernandez case, allowing the abuse to go unnoticed in blind spots
within the system, prompted criticisms of the child protection policies implemented by the state. This case
demonstrates that prioritizing attention to the child's indicators and operationalizing protective measures that
prioritize the child's welfare should be the fundamental priority of the state and social services. This study
aims to analyze the example case and the documentary focusing on the case using the qualitative content
analysis method, with the goal of revealing crucial points in the collaboration between social work and the
social state.