XVII. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, Bartın, Türkiye, 23 - 25 Ekim 2025, ss.93, (Özet Bildiri)
Duygusal zekâ, ilk kez 1990 yılında Mayer ve Salovey tarafından ortaya atılarak kendisinin ve başkalarının duygularını algılayabilme, değerlendirebilme, düzenleyebilme ve bunları düşünce ve davranışlara rehber olarak kullanabilme olarak tanımlanmıştır. Alanyazında, Goleman ve Bar-On’un modelleriyle farklı duygusal zekâ yaklaşımları ele alınmıştır. Psikoloji, sosyoloji ve iletişim gibi pek çok disiplinle birlikte çalışıldığı bilinen duygusal zekâ, eğitimde de farklı çalışmalarda ele alınarak önemi ortaya konmuştur. İlgili çalışmaların sonucunda duygusal zekânın özellikle öğrencilerin akademik başarımları ve sosyal ilişkileri üzerinde belirleyici olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, konuşma eğitiminde duygusal zekâ ilişkisini incelemek adına duygusal zekâ ve konuşma akıcılığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden korelasyonel araştırma ile şekillenmiştir. Çalışma grubunu İstanbul ilindeki bir ortaokulun 8. sınıf öğrencileri oluşturacaktır. Araştırmanın yürütüleceği çalışma grubu, seçkisiz örnekleme yöntemlerinden basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenecektir. Veriler, Köksal (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan “Bar-On Duygusal Zekâ Ölçeği Çocuk Ergen Formu” ile Kuru (2010) tarafından geliştirilen “Konuşma Bozukluğu Gözlem Formu” aracılığıyla elde edilecektir. Elde edilen veriler, SPSS paket programları kullanılarak regresyon analizi ile çözümlenecektir. Konuşma akıcılığı; psikolojik, fiziksel, dil bilgisel ve içerik olmak üzere farklı boyutlarda incelenmektedir. Alanyazın incelendiğinde psikolojik boyuta yönelik olarak konuşma kaygısı ile konuşma akıcılığı ilişkisinin incelendiği çalışmalara rastlanmıştır. Yapılan çalışmalar, konuşma akıcılığı ile kaygı gibi farklı psikolojik etkenler arasındaki korelasyonu ortaya koymuştur. Aynı zamanda duygusal zekâ ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, konuşma kaygısı ile duygusal zekâ arasında pozitif yönlü bir korelasyon bulunmuştur. Bu doğrultuda duygusal zekâ ile konuşma akıcılığı arasındaki ilişkinin incelenmesinin, mevcut çalışmaları desteklemenin yanı sıra konunun farklı bir boyutta ele alınmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın sonucunda ortaokul öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyine bağımlı olarak değişeceği düşünülen konuşma akıcılığı arasında pozitif yönlü bir ilişki beklenmektedir.