8 th INTERNATIONAL CONGRESS OF EURASIAN SOCIAL SCIENCES (8. ULUSLARARASI AVRASYA SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ), Muğla, Türkiye, 25 - 28 Nisan 2024
Kentsel mekânlar, günümüz dünyasında hızla değişen ve karmaşıklaşan sosyal, ekonomik ve kültürel
yapıların merkezinde yer aldıkları için sadece fiziksel yapılarıyla değil, aynı zamanda içinde yaşayan
toplumun dinamikleri ile şekillenen yaşam alanlarıdır. Bu nedenle, kentsel alanlardaki sosyal hizmetin
sadece bireysel düzeye değil, aynı zamanda toplumsal ve yapısal düzeye de müdahil olması beklenir.
Sosyal hizmet alanında radikal yaklaşım, özellikle marjinalleş(tiril)miş ve çeşitli açı ve düzeylerde farklı
katmanlarda konum alan, kesişen kırılgan gruplarla çalışırken, bu grupların karşılaştıkları sosyoekonomik, politik ve kültürel sorunların kökenlerini anlamayı ve bu sorunların çoklu krizlerini göz ardı
etmeden köklü, yapısal çözümler üretmeyi önemser. Bu yaklaşım, bireysel sorunların toplumsal ve
yapısal faktörlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı ve müdahale stratejilerini ya da müdahil olma
yollarını bu geniş çerçevede şekillendirmeyi amaçlar. Radikal sosyal hizmet yaklaşımının en genel
anlamıyla sosyal adaletsizlikler, eşitsizlikler ve güç yapılarının analizi üzerine odaklandığını ve toplumsal
dönüşüm ile adaleti teşvik etmeyi hedeflediğini belirtmek önemlidir. Bu bağlamda, kentsel adaletle
radikal sosyal hizmet arasındaki ilişki, sosyal adaleti teşvik etme ve mevcut güç yapılarını sorgulama
temelinde birçok açıdan yan yana düşmektedir. Yine bu yaklaşımdan hareketle Henri Lefebvre’in kent
hakkı ve oeuvre kavramları, sosyal adaleti teşvik etme ve mevcut güç yapılarını sorgulama yolunda
radikal sosyal hizmetle kentsel adalet arasında önemli bir köprü kurmaktadır. Henri Lefebvre’in kent
hakkı ve oeuvre kavramları, kentsel mekânın hak temelli yeniden şekillendirilmesi ve toplumun kolektif
dönüşümü için önemli bir kavrayış ve teorik çerçeve sunmaktadır. Kent hakkı kavramı, kentsel alanlarda
yaşayan her bireyin kapsayıcı ve erişilebilir kentsel alanlara sahip olma hakkını savunurken, oeuvre
kavramı, bireylerin ve toplulukların kendi yaşam alanlarını aktif bir şekilde şekillendirme sürecine
katılımını vurgular. Bu kavramlar, sosyal hizmet uzmanlarının kentsel alanlarda yaşayan bireylerin ve
toplulukların güçlenmesi ve kentsel çevrenin dönüşümünde etkin bir rol oynaması için politikalar
geliştirmesine olanak tanır. Bu çalışmada da, Lefebvre’nin kent hakkı ve oeuvre kavramlarıyla açıklık
getirdiği ve genişlettiği adalet perspektifinin, sosyal hizmet alanında nasıl kullanılabileceği ve toplumsal
dönüşüm için nasıl bir araç olarak değerlendirilebileceği ele alınacaktır. Lefebvre’nin bu kavramlarının,
radikal sosyal hizmet yaklaşımının temel ilkeleriyle birlikte nasıl çalışabildiği ve kentsel alanlardaki
çoklu krizlerle derinleşen sosyal adaletsizliklerle nasıl başa çıkılabildiği, ne tür olanaklar sunabileceği
incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kent Hakkı, Kentsel Adalet, Oeuvre, Radikal Sosyal Hizmet, Kentsel Mekân
Urban spaces, being at the heart of rapidly evolving and complex social, economic, and cultural
structures in today's world, are not only defined by their physical attributes but also by the dynamics
of the communities that inhabit them. Consequently, the expectation from social work in urban areas
extends beyond the individual level to engage with societal and structural dimensions. The radical
approach in social work places significant emphasis on understanding the roots of socio-economic,
political, and cultural challenges faced by marginalized and variously positioned, intersecting
vulnerable groups, and on generating profound, structural solutions without overlooking the
multifaceted crises these groups encounter. This approach aims to grasp how individual issues are
intertwined with societal and structural factors, shaping intervention strategies or modes of
engagement within this broader framework. It is crucial to acknowledge that the radical social work
approach primarily focuses on the analysis of social injustices, inequalities, and power structures,
aiming to foster societal transformation and promote justice. In this context, the relationship between
urban justice and radical social work intersects on many fronts based on the promotion of social justice
and the questioning of existing power structures. Drawing from this approach, Henri Lefebvre’s
concepts of the right to the city and oeuvre serve as an important bridge between radical social work
and urban justice, promoting social justice and challenging current power dynamics. Lefebvre's
concepts offer a significant understanding and theoretical framework for the rights-based
reconfiguration of urban space and the collective transformation of society. The right to the city
advocates for every individual living in urban areas to have access to inclusive and accessible urban
spaces, while the concept of oeuvre emphasizes the active participation of individuals and
communities in shaping their living spaces. These concepts enable social work professionals to develop
policies that empower individuals and communities in urban areas and play an active role in the
transformation of the urban environment. This study explores how Lefebvre’s concepts of the right to
the city and oeuvre can be utilized in the field of social work and considered as tools for societal
transformation. The study examines how these concepts can operate in conjunction with the
fundamental principles of the radical social work approach and address the deepening social injustices
in urban areas amidst multiple crises, offering potential solutions.
Keywords: Right to the City, Urban Justice, Oeuvre, Radical Social Work, Urban Space