Madencilikte İşçi ve İşverenlerin İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Sorumlulukları Hakkında Hukuki Düzenlemeler


Creative Commons License

Koçali K., Erçetin R.

3. Başkent Ulusal Disiplinler Arası Bilimsel Çalışmalar Kongresi, 14 - 15 Mart 2021, ss.357-358

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Sayfa Sayıları: ss.357-358
  • İstanbul Gelişim Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Maden Kanunu, işletmede istihdam edilen maden mühendisinin sorumluğunu belirtirken sorumluluğun sadece Maden Kanunu ile sınırlı olmadığını belirtip ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 82’nci maddesinde belirtilen iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumlulukları da kapsadığını belirtmiştir. Konuyla ilgili özel hukuk alanına ilişkin belli başlı düzenlemeler; 6098 sayılı Borçlar Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve bunların uygulama yönetmelikleri düzenlendiği yasal metinlerdir. Ancak madenciliğe ilişkin bu yasal düzenlemelerin en dikkat çekici yanı, hukuki ve cezai düzenlemelerin iç içe geçmiş durumda olmasından dolayı özellikle gerçekleşen bir iş kazasında daimi nezaretçi maden mühendisinin olay kapsamında hukuki olarak yargılanmasında pek çok aşamasında karışıklıkların meydana gelmesine sebep olmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise maden sahalarında meydana gelen iş kazalarında kaza tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre alınacak olan tedbirlerin neler olduğunun tespit edilmesi, öngörülmemiş ya da alınması gereken başkaca tedbirler var ise bunların da tespit edilmesi, kaza kapsamında alınması gereken önlemlerin işveren tarafından tam olarak alınıp alınmadığı tespiti ile eğer önlemler alınmamış ise ortaya çıkan zararın bu durumdan dolayı doğup doğmadığının tespit edilmesi, kazanın meydana gelmesinde işçinin tedbirlere uymamasının etkisinin tespit edilmesi, son aşamada ise, tarafların olay ile ilgili kusur oranlarının saptanması ve mahkemece görevlendirilen bilirkişilerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Kanunen işveren olarak nitelendirilmek için işyerinin mülkiyetine sahip olma mecburiyeti de bulunmadığından dolayı kira ya da başkaca her türlü hukuki ilişkilerle işyerini kullanma hakkı olması yeterli sayılmaktadır. Bu nedenle madencilikte Asılişverenin de altişveren ile birlikte işçilerin de kanundan, hizmet sözleşmelerinden ya da toplu iş sözleşmeleriden doğan / doğabilecek olan yükümlülüklerinden müteselsilen sorumlu olduğunu belirtmek yerinde olacaktır. Hatta altişveren ilişkisi muvazaalı olarak kurulmuş olsa dahi, altişverenin işçileri asılişverenin işçileri olarak sayılmakta ve işin başından itibaren asılişverenin işçilerinin sahip olmuş olduğu tüm haklardan yararlanabilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği konusunda ortaya çıkabilecek olan hukuki sorumluluk işverene olduğu kadar işveren vekiline de ait olabilir ve bu sorumluluk hukuki değil cezai yönde bir sorumluluktur. Sadece hukuki sorumluluklar yasa ile işverene yüklenmiş olup, işverenin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak hem kamu hukuku hem de özel hukuktan doğan sorumlulukları bulunmaktadır. Bu bildiride, bu sorumlulukların işçi ve işveren açısından neler olduğu ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilecektir. 

While the Mining Law states the responsibility of the mining engineer employed in the enterprise, it states that the responsibility is not limited to the Mining Law, and also includes the duties and responsibilities undertaken by the engineers or technical staff in charge of occupational safety specified in the Article 82 of the Labor Law numbered 4857. The main regulations on the subject of private laws are the Law of Obligations No. 6098, Mining Law No. 3213, Labor Law No. 4857, Occupational Health and Safety Law No. 6331 and the legal texts in which these are regulated by implementation regulations. However, the most striking aspect of these legal regulations regarding mining is that due to the intertwining of legal and criminal regulations, it causes confusion in the legal trial of a permanent supervisory mining engineer especially in a work accident. Court of Cassation General Assembly emphasizes that determining the measures to be taken in accordance with the provisions in valid at the date of the accident in work accidents occurring in the mine sites, unforeseen or if there are further measures needed to be taken to identify them in, determination of whether the measures to be taken within the scope of the accident have been taken by the employer and if the measures are not taken, to determine whether the resulting damage is due to this situation, determining the effect of the worker not complying with the measures in the occurrence of the accident, in the last stage, determining the defect rates of the parties related to the event and emphasizes that the experts assigned by the court must be experts in occupational health and safety. Since there is no obligation to own the workplace to qualify as an employer by law, having the right to use the workplace through rent or any other legal relationship is deemed sufficient. For this reason, it would be appropriate to state that the main employer and the sub-employer are jointly responsible for the liabilities arising from the law, service contracts or collective bargaining agreements in mining. Even if the sub-employer relationship is established as a collusion, the employees of the sub-employer are considered as the workers of the primary employer and can benefit from all the rights that the workers of the principal employer have from the beginning. The legal responsibility that may arise with regard to occupational health and safety may belong to the employer's representative as well as the employer, and this responsibility is not legal but a criminal responsibility. Only legal responsibilities are imposed on the employer by law, and the employer has responsibilities arising from both public and private law regarding occupational health and safety. In this paper, detailed information will be given about what these responsibilities are for the employee and the employer.