VII Uluslararası Yeni Medya Konferansı: Dijital İçerik Üretiminden Tüketimine Medya ve Toplumsal Dönüşüm, İstanbul, Türkiye, 10 - 11 Ekim 2024, ss.12-15
Bugünün giderek genişleyen dijital dünyasında, medya etiğini sorgulayan
içeriklerin (film, dizi, belgesel) oldukça sınırlı olduğu söylenebilir. Var olan
içeriklerin de etik konusunu vurguluyorsa eğer, gazetecilik etiği bağlamında
üretilmiş kült filmler olduğu görülmektedir. Örneğin, Alan J. Pakula’nın
Başkanın Tüm Adamları (1976), Billy Ray’in Asılsız Haber (2003) ve
Tom McCarthy’nin Spotlight (2016) filmi gibi. Sektörel olarak gazetecilik
pratikleri, medya alanında İnternetin de varlığıyla oldukça değişmiştir.
“Sıradan insanın” medyaya katılımı, gazetecilik pratiklerini kökten değişime
uğratan önemli unsurların başında gelmektedir. Sosyal medya aracılığıyla
olaylara, haberlere ilişkin yapılan yorumlarla birlikte, çeşitli platformlarda
hikâye anlatıcılığı yoluyla kişilerin birbiriyle olan etkileşimi giderek artmıştır.
Fakat basın özgürlüğü, gözetim ve mahremiyet gibi iletişim etiğinin temel
kavramları, içerik üretiminin gerçekleştiği sosyal medya gibi yeni mecralarda
gündem (trendtopic) olmadıkça tartışılmadan bırakılmaktadır. Örneğin, sosyal
medyada bir anda viral olan, blurlanması gereken bir görüntünün ilk elden
yayınlanması ya da izinsiz fotoğraf ve video çekimi gibi eylemler toplumda
herhangi bir infiale yol açmadan unutulmaktadır. Etik bir düzlemde yer alan
mahremiyete ilişkin bu önemli konular, kendisine bir tartışma ortamı bulamadan
çevrimiçi ortamlarda hızla sönümlenmektedir. Bu sorunlar çerçevesinde,
bu çalışmada, Alman yazar Heinrich Böll’un Katharina Blum’un Çiğnenen
Onuru (Die verlorene Ehre der Katharina Blum ya da Wie Gewalt entstehen
und wohin sie führen kann) romanından uyarlanan ve yapım yılı 1975 olan,
yönetmenliğini Margarethe von Trotta ve Volker Schlöndorff’un yaptığı
film, basın özgürlüğü, mahremiyet ve gazetecilik etiği açısından yeniden ele
alınıp tartışmaya açılacaktır. Çalışmada yöntem olarak sosyolojik film analizi
yöntemi kullanılmıştır. Çalışma, iletişim etiğinin temel ilkelerini bir filmin etik
unsurlarla yeniden ele alınmasıyla sınırlamıştır. Bu tartışmada, algoritmalar,
tik odaklı gazetecilik, sansür gibi güncel kavramlar kullanılacak olup filmin
gözetim ve mahremiyete ilişkin sordurduğu temel sorular, yeni medyanın sunduğu olanaklar ve olanaksızlıklar üzerinden tartışmaya açılacaktır. Bu
çalışma, kült bir filmi, iletişim etiği içinden güncel sorunlarla yeniden yoruma
açmaktadır. Çalışma ayrıca, mahremiyet ve gözetim gibi temel etik konuların
çeşitli platformların dijital içeriklerinde daha fazla yer almasını ve daha farklı
zeminlerde tartışılmasını sağlamayı amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: İletişim etiği, Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru,
Hakikat Sonrası Çağ, Mahremiyet
RETHINKING THE LOST HONOR OF KATHARINA BLUM WITH
QUESTIONS OF MEDIA ETHICS IN THE POST-TRUTH ERA
Abstract
We can say that content (films, series, documentaries) is quite limited that
questioning media ethics in today’s expanding digital world. If the existing
content also highlights the issue of ethics, it can be observed that these are
cult films created within the framework of journalistic ethics. For instance,
Alan J. Pakula’s All the President’s Men (1976), Billy Ray’s Shattered Glass
(2003), and Tom McCarthy’s Spotlight (2016). Journalism practices as a sector
motivation have changed considerably with the Internet in the media sphere.
The participation of the “ordinary people” in the online media platforms is one
of the most important factors that radically changes journalistic procedures.
The interaction between people has gradually increased through storytelling
in various platforms, with comments of incidents and news on social media.
However, important concepts of communication ethics, such as freedom of
the press, surveillance, and privacy, are left undiscussed unless they become
trending topics in new media, like social media, where content production
occurs. For example, the picture suddenly goes viral on social media and
should be blurred, or taking photos and videos without permission are forgotten
without causing any scandal in society. These significant privacy issues, which
are ethical level, are quickly disappearing in online environments without a
forum for discussion. Along with the issues mentioned above, in this study,
the film adapted from the novel The Lost Honor of Katharina Blum (Die
verlorene Ehre der Katharina Blum ya da Wie Gewalt entstehen und wohin sie
führen kann) by German author Heinrich Böll, produced in 1975 and directed
by Margarethe von Trotta and Volker Schlöndorff, will be reconsidered and
discussed in terms of press freedom, privacy and journalistic ethics. This study
used sociological film analysis method, which was limited to just one film. In
this discussion, recent concepts such as algorithms, click-based journalism,
and censorship will be explored, along with the fundamental questions the
film raises about surveillance and privacy, examined through the possibilities
and limitations presented by new media. This study aims to re-interpret a cult film considering contemporary issues related to communication ethics,
ensuring that critical topics such as privacy and surveillance are more broadly
integrated into the digital content across various platforms and discussed from
diverse perspectives.
Keywords: Communication Ethics, The Lost Honor of Katharina Blum,
Post-Truth Era, Privacy